Kuzu, kötü insanların elinden zorlukla kurtarılmış, ancak güvenli bir yere alınmasına rağmen hayatının sonuna kadar yaşadıklarının izini taşıyacak olan bir köpek. O bir Pitbull ve ırkdaşlarının kötü kişilerin eline geçtiğinde neler yaşayabileceğinin bir emsali.
Pitbull deyince çoğu kişinin aklına ağzından salyalar saçarak saldırıya geçmiş bir köpek görüntüsü belirir. Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekiyor, hiçbir köpek ısırmaz diye bir kaide olmadığı gibi, her Pitbull saldırgandır da diyemeyiz. Agresyon sorunları her ırktan köpek ile yaşanabilir. Medyada yer alan ırkçı haberler ise tüm Pitbull’ların saldıracağı hissiyatını yerleştirir zihnimize.
Bildiğiniz üzere Pitbull, “tehlikeli” ve “yasak” ırk olarak anılmaktadır. Bu kaslı ve güçlü köpeklerin bu sınıfa dâhil olması ise, köpek dövüştürenlerin ve onları çeşitli şekillerde istismar eden kötü niyetli kişilerin eseridir.
Kuzu ile tanışın, yüreğiniz kaldırırsa!
Kuzu 2 iki yıl önce tinercilerin elinden zorluklarla kurtarılmış bir köpek. Koruma altına alındığında, ayağı yakılmış, kemikleri kırılmış ve artık ayağı kullanamayacak şekilde harap edilmişti. Hayvan koruma gönüllülerinin deneyimlerine dayanarak yaptıkları tahmin ise, saldırganlaşması için işkence edildiği yönünde.
Köpek dövüştüren kişilerin, saldırgan olmayan hayvanlara yaptığı zulüm akıllara durgunluk veren cinsten. Hayvanları hırçınlaştırmak için kapalı ve karanlık yerlere hapsediyor, onlara türlü eziyetler ediyorlar. İşte Kuzu da bu kötülüğün mağdurlarından yalnızca bir tanesi.
İlgili yazı: “Tehlikeli köpek yoktur, sorumsuz sahip vardır”
Kuzu, yalnızca ırkından dolayı hâlâ hak etmediği bir hayat yaşıyor. Bulunduğu günden beri bir klinikte hem bedenen hem ruhen iyileşmeye çalışıyor. Yaralı ayağını hissetmiyor ve sürekli kemiriyordu. Bu davranış hem fiziksel olarak ayağını hissetmemesinden hem de sürekli kapalı kaldığı için yaşadığı stresten kaynaklanıyordu ve uzun süre Elizabeth başlığı ile yaşadı. Obsesif kompulsif bir davranış olan “pati kemirme” birçok köpekte görülebilen bir psikolojik sorun aslında.
Zaman içinde kaldığı kliniğe gelen müşteriler bile ondan rahatsız olmaya başladı. Düşünün ki, kedi-köpek gibi hayvanlarla yaşayan kişiler bile onu ırkından dolayı yargılıyor ve bulundukları yerde istemiyorlar. Kuzu kapalı kaldıkça, stresi de arttı, pati kemirme davranışı da… Bir çözüm olarak doku nakli yapıldı, ancak onu da kemirdi, engel olamıyordu kendine.
Sonra bir aile ona yuvasını açtı, çok da iyi bakıyordu. Ayağı oldukça iyi durumdaydı. Ancak her gün bakım ve pansuman yapmak zor geldi ve Kuzu tekrar kliniğe, kafese döndü. Stres ve travması yineledi, hatta arttı. Daha büyük bir hırsla zarar verdi kendine; yarası enfeksiyon kaptı, ateşlendi, hastalandı yine Kuzu. Yaraları iyileşmedi, son çare olarak bacağı ampüte edildi, yani kesildi.
Kuzu artık 3 bacaklı ve hâlâ son bir şans bekliyor, yaşamının sonuna kadar mutlu olacağı, sevileceği yuvasını arıyor.
Bir hikaye böyle güzel anlatılır… Kuzu umarım birinin kalbinde yer eder…