Patipedia Köpekle Yaşam Rehberi
Sanatta Köpekler: The Metropolitan Museum of Art, New York’ta yer alan müze, Dünya’nın önde gelen kurumlarından biridir.
Kuruluşu 1866 yılına dayanır. Amerikalılar’a sanatı ve sanat eğitimini öğretmek isteyen bir grup Amerikalı tarafından 1870 yılında kurulmuştur.
Müzede tüm kültürlerden ve dönemlerden eserler bulmak mümkündür.
Bizim çok ilgimizi çekti, ve müzenin koleksiyonuna dahil ettiği 10 köpekli eseri sizin için araştırdık.
1. Köpek evi
Calude I Sené (1724–1792), aslında oturma mobilyaları tasarımcısı, fakat resimde görüldüğü üzere yeteneği sadece insanlar için tasarım yapmakla sınırlı kalmıyor. Wrightsman koleksiyonundaki en göze çarpan parçalardan biri Fransız Kraliçesi Marie-Antoinette için yarattığı “niche de chien”, yani köpek evi.
Ev mobilyalarının bir parçası olarak tasarlanan bu parça, döneminin tipik köpek evlerinden çok farklı. Varaklı kayın ve çam ağaçlarından yapılmış, ve lüks kadife ile kaplanmış. İçi ise mavi ve bej çizgili ipekten.
Neoklasik motifler 18. Yüzyılın sonunda Fransa’da oldukça popülerdi. Marie-Antoinette ise, kendisinden önceki Madame de Pompadour gibi, köpeklere hayrandı; ve Coco isminde Papillon cinsi, ayrılamadığı bir köpeği vardı.
2. Av köpekleri ve ölü yabani tavşan
Gustave Courbet, 1819–1877 yılları arasında yaşamış olan Fransız bir sanatçıdır. Bu resim, Courbet’nin av sahneleri ile çıkış yaptığı 1857 yılına aittir. Resim, sanatçının Frankfurt’ta kiraladığı stüdyonun üst katında yaşayan Alman ressam Otto Scholderer tarafından tasvir edilmiştir.
Courbet köpekleri ve manzarayı Scholderer’in anlatımından çizmiş, fakat resimdeki yabani tavşanı kendi hayatından modellemiştir.
3. Maltese
1782 yılında İngiliz sanatçı Anne Seymour Damer tarafından gerçek boyutlu olarak Carrara mermerinden yapılmış bir heykeldir. 18. yüzyıl İngiltere’sinde, Maltese gibi küçük ırk köpekler çok popülerdi. Köpekler ve sahipleri arasındaki duygusal bağ çoğu zaman sanatçıların anıtsal eserler üretmelerine neden olurdu.
Anne Damer, İngiltere’nin ilk kadın heykeltraşı olarak anılır. Kendine has stiliyle hem insan hem hayvan heykelleri yapmıştır. Öldüğünde heykel yapmakta kullandığı araç-gereçleri ve köpeğinin kemikleriyle gömülmek istediğini vasiyet etmiştir.
4. Köpeğe oturmayı öğreten çocuk
Floransa’da, 1610 – 1664 yılları arasında yaşamış olan İtalyan sanatçı Stefano della Bella, bu eseri 1660 – 1664 yılları arasında yapmıştır.
Gravür tekniğiyle yapılmış olan bu eser, bir köpeğe arka bacakları üzerine oturmayı öğretmeye çalışan bir çocuğu gösterir.
Arka planda ise diğer bir çocuk, bir köpeğe sarılmaktadır.
5. Dağ keçisini çevreleyen köpekler
Gürcistan’dan getirildiği tahmin edilen bu eşsiz bronz disk, üzerinde diktörtgen bir döngüde koşan köpekler ve ortada bir dağ keçisini gösterir.
Köpeklerin boynunda tasma olması, milattan sonra 1.-3. yüzyıldan olduğu tahmin edilen 6 cm çapındaki bu eser için dikkat çekici bir ayrıntıdır.
6. Köpek kafası şeklinde “Rhyton”
Milattan önce 350-300 yıllarına ait olduğu tahmin edilen bir “rhyton”; yani eski çağlarda dini törenlerde kullanılan hayvan desenli bir içki kabı.
Pişmiş topraktan yapılmıştır, ve üstünde elinde yelpaze, ayna ve bir çember bulunan düz çökmüş Eros figürü bulunmaktadır.
İtalya, Ruvo’da bulunduğu rivayet edilmektedir.
7. James Stuart (1612–1655), Richmond and Lennox Dükü
Flaman sanatçı Anthony van Dyck tarafından 1633-35 yılları arasında, kanvas üzerine yağlı boya olarak resmedilmiştir.
Yeşil kurdele üzerindeki gümüş yıldız ve dizindeki çorap bağı rütbe işaretleridir. Resimdeki Greyhound ırkı köpek ise soyluluk ve sadakat erdemin imgesidir.
8. Figürler ve bir köpek
1852 yılında, Fransız ressam Narcisse-Virgile Diaz de la Peña tarafından ahşap üzerine yağlı boya olarak resmedilmiş bir eserdir.
Manzaranın merkezine piramit şeklinde yerleştirilmiş figürler, Kutsal Aile’nin Rönesans prototiplerini çağrıştırır.
İki kadın figür, önlerinde bir su birikintisi yanında oturan sadık ve dikkatle onları izleyen köpeğe bakmaktadırlar.
Diaz’ın görünür fırça darbeleri ve manzaraya olan özeni 18.yy sanatçılarını çağrıştırır.
9. Paris’te bir sokak
İsviçreli Félix Vallotton, 1895 yılında, bu eseriyle Paris’in grafik sanatlarına çok önemli bir katkıda bulundu.
Guaj ve yağlı boyayla yaptığı bu eserinde Paris’in bir bulvarındaki telaşlı yaya trafiğini resmetmiştir.
Kendi dönemi için çok özel olan bu resimdeki köpek de dikkat çekici bir ayrıntıdır.
10. Parasol (Güneş şemsiyesi)
1915-29 yılları arasında yapılmış olan İtalyan yapımı bu güneş şemsiyesi, 1910 ve 1920’li yıllarda parasol tasarımının zirvede olduğunun göstergelerindendir.
Onu bu kadar özel yapan ise üzerindeki yüksek sosyetede moda olan bir cins olan köpek motifidir ve stili simgeler.
Tutma yerindeki ipek de bu parçanın yüksek kalitede olduğunu gösterir.
Köpek tasarımının şemsiyenin dışından olduğu kadar içerden de görünür olması şemsiyeyi özel yapan ayrıntılardandır.
