İrlanda Veterinerlik Dergisi’nin son yayınlanan Temmuz 2017 sayısındaki bir makalenin bulgularına göre köpek cinsi üzerinden ısırma ve saldırı azaltma stratejisi yürütmenin etkileri önemli bir oranda negatif sonuçlar doğuruyor. İnsan yaralanmalarında ırka özel yasaların etkisi: “Yasaklanan ve Yasaklanmayan Köpek Irklarının Karşılaştırılması” araştırması.
Yapılan araştırmanın en önemli hedefi köpek ısırma vakalarında yasal ve yasal olmayan köpek ırkları arasında fark olup olmadığını araştırmaktı. İrlanda’nın vaka çalışması olarak ele alındığı bu araştırmada, ısırılanın yaşı, ısırığın anatomik konumu, ısırmayı neyin tetiklediği, mağdurun köpek ile ilişkisi, coğrafi yeri ve köpeğin sahibinin olup olmaması, köpeğin evvelden agresyon gösterip göstermemesi, otoritelere vakanın bildirilip bildirilmemesi, ne tür bir tıbbi müdahale gerektirdiği ve açılan yaranın tipi verileri toplanıp analiz edilmiş.
Nanci Creedon ve Páraic S. Ó’Súilleabháin’in yürüttüğü araştırmada 140 adet vaka incelenmiş ve yasaklı ırklar ve yasaklı olmayan ırklar arasında gözlenebilir bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
İrlanda’da Köpeklerin Kontrolü Yasası
İrlanda’da 1998’de yapılan değişiklik ile Köpeklerin Kontrolü Yasası (1986) 11 ırk köpeğe yasak getirmiştir. Buna gore İrlanda’da “tehlikeli” veya “ daha büyük yaralanmalara sebep olabilecek” köpekler toplum sağlığına zarar vermemesi için yasaklanmıştı. Yasaya göre, American Pit Bull Terrier, Bull Mastiff, Doberman Pinscher, İngiliz Bull Terrier, Alman Çoban Köpeği, Japanese Akita, Japanese Tosa, Rhodesian Ridgeback, Rottweiler, Staffordshire Bull Terrier, Bandog diye bilinen ırklar ve bunların melezleri yasaklanmıştı.
İlgili yazı: Yasaklı ırk yasaları neden işe yaramaz?
Çalışmanın verileri Haziran 2015 ile Mart 2016 arası yaşanan vakalardan elde edilmiş ve 6 aylıktan küçük köpekler ve kırma ırklar dâhil edilmemiştir. Araştırmacıların amacı yavruyken yaşanan ve agresyonla ilişkisi olmayan yaralamaları çalışmaya dahil etmemek ve yanlış ırk kategorizasyonu olmasını engellemek olmuştur.
Çalışmanın bulgularından elde edilen sonuca göre yasal olan ve olmayan köpeklerin sebebiyet verdiği yaralama ve ısırma vakalarında gözlemlenebilir bir fark yoktur. Mağdurun ısırıldığı yaş, ısırıldığı yer, köpekle ilişkisi, agresyon geçmişi, daha önce ısırmış ise köpek eğitmeni veya davranış uzmanı görüp görmemesi bakımından hiçbir fark yoktur. Araştırmacıların topladıkları verilere göre (ki bu bütün ırklardan yeterince örneğe sahip değil) Border Collie ve Alman Çoban Köpekleri diğer ırklara göre daha çok ısırma vakasına sebebiyet veriyorlar.
Sorun köpekler mi sahipleri mi?
Özellikle köpeklerin terk edilmesi bakımından hayvan refahı konusunda önemli sonuçlar doğuran köpek ırklarını yasaklayan yasaların açıkça görülmeyen bir çok etkisi bulunuyor. Yasaklı ırklar, rehber köpek olamıyor, sahipleri ev bulmada ve kiralamada güçlük çekiyorlar. Halbuki ırk baz alınarak yapılan ısırma vakalarını azaltma stratejisi, sorumlu köpek sahiplerini yanlış bir şekilde ikiye bölüyor. Bu çalışmanın vardığı bir diğer sonuç ise, otoritelere köpek ısırıklarının bildirilmesi önyargılara sebebiyet veriyor. Sorumlu köpek sahibi olmanın baz alınmadığı bu mekanizma zarar verici sonuçlar doğuruyor. Bazı ırkların tehlikeli olduğu algısı da, diğer yasal ırkların güvenli olduğu algısı da gerçeği yansıtmıyor.
Araştırmacılar İrlanda’da artan ısırılma vakalarının önüne geçmek için potansiyel olarak tehlikeli köpek ayrımı yerine, köpeklerin göstermiş oldukları davranışlar üzerinden kamu politikası üretmenin daha doğru olacağını savunuyorlar.