Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu, bugün Beyoğlu’nda düzenlediği basın toplantısında, 4 Ocak’ta Kayseri’de bir çocuğun ölümünün ardından, son bir ayda aşırı artış gösteren sokak köpeklerine yönelik linç eylemlerine dikkat çekti.
Basın toplantısında, belediyelerin sokak hayvanlarına yönelik kanun dışı uygulamalarına ve mevcut barınakların kötü durumu ile ilgili bir video gösterildi ve ardından son bir ayda yaşanan belediyelerden kaynaklanan hak ihlâlleri okundu.
Basın açıklamasını Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’ndan Elif Ertürk ve Burak Özgüner okurken, toplantıda Hayvanlara Adalet Derneği’nden Avukat Barış Kârlı ve Köpekle Yaşam Derneği Başkanı, köpek eğitmeni ve davranış uzmanı Çağla Çankırılı konuştu.
Sokak hayvanlarının varlığı tehdit altında
Delegasyondan Elif Ertürk, “Bazı basın kuruluşlarının ve toplumun bazı kesimlerinin ifadelerinin aksine, sokak köpekleri kâtil değildir, insan yemezler. İnsanların aksine, taammüden ya da planlayarak yaşam hakkına ya da beden dokunulmazlığına kastetmezler. Sokak hayvanlarının tümünün şehirlerdeki varlığının tehdit altında olduğu şu günlerde, bu tarz haberler, felaketlere kamu nezdinde meşru zemin yaratmaktadır” diye konuştu.
Ertürk, “Biz, hayvanlarla ortak yaşam alanlarımız olan sokaklarda, hayvanlarla uyum içerisinde birlikte yaşama kültürünü bitirmek isteyen, sokak hayvanlarının akıbetini tamamen kamu erkinin eline bırakan, bunu olumlayan habercilik anlayışından da uygulamalarından da oldukça endişeliyiz” dedi.
Sorumlular değil sokak köpekleri cezalandırıldı
Kayseri’de yaşanan üzücü olayla ilgili konuşan, delegasyondan Burak Özgüner ise, “Kayseri’de yaşanan ölümdeki iddiaların aksine, suç ya da hata sokak köpeklerinin değil; bölgeyi âdeta köpek yığınağına çeviren belediye yöneticilerinindir.
Valiliğin ‘tüm sorumlular cezalandırılacaktır’ açıklamasını unutmadık! Mevzuata göre sorumluluğu ve yükümlülüğü bulunan kamu görevlileri değil, sokak köpekleri cezalandırılmıştır” şeklinde konuştu.
Çok yakında TBMM gündemine gelecek olan yasa tasarısı ile ilgili olarak konuşan Özgüner, “Taleplerimiz sadece not alındı, yasama sürecine aktif katılımımız konusundaki taleplerimiz ısrarla yok sayılıyor. Hayvanların hakları için sokaklarda, mahallelerde, adliyelerde, kısacası tüm kamusal ve özel alanlarda mücadele veren STK’lerin dışarıda bırakıldığı bir yasama çalışmasından, sokak hayvanları için sadece sürgün, esaret ve ölüm çıkacaktır” dedi.
Linç eylemleri yaşam hakkı ihlâlidir
Sokak köpeklerine yönelik linç ve nefret kampanyalarını hukuken değerlendiren Av. Barış Kârlı ise “Sokak hayvanlarına yönelik linç eylemleri, hem Hayvanları Koruma Kanununun 6. maddesine aykırıdır hem de yaşam hakkı ihlalidir. Hakkında şeffaf bir soruşturma yürütülmemiş ve maddi gerçeğe ulaşılmamış münferit bir olay nedeniyle tüm köpekleri yok etme girişimi ceza hukukunun temel prensiplerinden suçta ve cezada şahsilik prensibine aykırıdır.
Sokak köpeklerinden korkmak, kimseye onları yok etme hakkı vermez. Medyanın sokak köpeklerine yönelik nefret söylemleri, hukuka aykırı eylemlere ve 6. maddenin ortadan kaldırılması girişimlerine meşru bir zemin yaratma çabasından ibarettir ve kabul edilemez.
Çalıştaylarda ve toplantılarda 6. maddeye dokunulmayacağına ilişkin verilen sözler, kanun tasarısı sivil toplum kuruluşları ile birlikte hazırlanmadığı sürece samimiyetten uzaktır.
Türkiye’de sokak köpeği problemi yoktur, görevini yapmayan kamu görevlisi problemi vardır, görevini yapmayan kamu görevlisinin yargılanması için soruşturma izni verilmemesi problemi vardır, görevini yapmayan kamu görevlilerini denetleyecek ve onlara yaptırım uygulayacak mekanizmayı oluşturmayan kanun koyucu problemi vardır, yaşatmaya değil öldürmeye yönelik devlet politikası problemi vardır” şeklinde konuştu.
Köpeklerle iletişim konusunda toplumu bilgilendirmeliyiz
Köpek eğitmeni ve davranış uzmanı Çağla Çankırılı ise, sokak köpekleri ile nasıl iletişim kurmadığımızı belirterek “Binlerce yıldır beraber yaşadığımız köpeklerin yeri toplama kampları yani barınaklar, ıssız ormanlar değil – yine biz insanların yanıdır. Şehirden uzak bölgelere atılan köpekler insandan uzaklaşıyor, asosyalleşiyor, düzenli kısırlaştırma yapılmadığı için nüfus kontrolden çıkıyor. Kısırlaştırma hem üremenin engellenmesinde hem de agresyon sorunlarının azaltılmasında rol oynuyor.
Merdiven altı üretimin ve dolayısıyla petshoplarda hayvan satışının da durdurulması gerekiyor. İnsan eliyle yapılan bu kontrolsüz ve bilinçsiz üretimler hem sağlıksız hayvanların çoğalmasına hem de davranış sorunlarının artmasına neden oluyor.
Bunların yanı sıra Köpekle Yaşam Derneği olarak yaptığımız anket çalışmasında, köpeklerle nasıl iletişim kuracağımızı da bilmediğimiz bir kez daha dikkatimizi çekti.
Köpekle Yaşam Derneği yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı
Tanımadığınız bir köpek size doğru gelirse: Koşmamak, kaçmamak, çığlık atmamak, ani hareketlerden kaçınmak ve doğrudan göz teması kurmamak gerekiyor. Çocuklara bunu anlatırken ‘AĞAÇ OL’ diyoruz. Bir ağaç gibi sessiz, sakin dur ve doğrudan göz teması kurma.
Özellikle çocuklara köpeklerle iletişim konusunda bilgi verilmesi ve toplumumuzun da kendini bu anlamda geliştirmesi gerekiyor. Belediyelerin sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparak bu eğitimin düzenli olarak yapılması gerekiyor” dedi.
Toplumumuzu sağduyuya çağırıyoruz
“Medyayı muktedirden yana olandan değil; sokakta yaşam mücadelesi veren, belediyeler tarafından dağlara, ormanlara, çöplüklere, otoban kenarlarına, ıssızlar bölgelere atılan, çöp arabalarında preslenen, barınaklarda ölüme ve açlığa mahkûm edilen, zehirlenen, canlı canlı gömülen hayvanlardan yana saf tutmaya ve toplumumuzu yüzyıllara dayanan hayvanlarla birlikte yaşam kültürümüze sahip çıkmaya ve bir kez daha sağduyuya çağırıyoruz.”