Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the broken-link-checker domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/patipedi/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Kuduz virüsü hakkında bilmemiz gerekenler • Patipedia
Site icon Patipedia

Kuduz virüsü hakkında bilmemiz gerekenler

Electron microscope image of rabies virus

» Isırılarak kuduz virüsünü alan bir köpek, hastalığı bulaştırmaya ne zaman başlar? Kuluçka süresi köpeklerde ne kadardır?
-Hastalığın yayılmaya başlaması için, virüsün ısırık yarasından girmesi, burada çoğalması, beyne ilerlemesi, buradan da tükürük bezlerine ilerlemesi gerekir. Virüs “kanda” ya da “tükrük” dışındaki diğer vücut sıvılarında bulunmadığı için tek bulaşma yolu tükürükle olmaktadır. Virüs beyne ulaştığı zaman burada iltihaba neden olur ve bunun sonucunda kuduz belirtileri görülmeye başlar. Virüs alındıktan sonra, hastalık belirtilerinin görülmesine kadar geçen süreye ‘kuluçka’ süresi denir. Köpeklerde bu süre genellikle iki haftayla üç ay arasında değişir. Ancak istisnai olsa da bu sürenin kısaldığı ya da uzadığı vakalar olabilir.

» Virüsü alan ancak henüz kuduz belirtisi göstermeyen köpekler hastalığı yayabilir mi? Virüs yayılımı ne kadar süre devam eder?
-Köpek ısırılır ısırılmaz bulaştırma başlamaz. Ancak virüs, hastalığa ait belirtiler görülmeden 3-7 gün evvel tükürük bezlerine gelir ve hastalık yayılmaya başlayabilir. Virüs sürekli olarak tükürükte bulunmaz; bulunma oranı yüzde 60-70 civarındadır. Kuduz belirtileri görülen hayvan bir hafta içersinde ölür ve bu süre içersinde virüsü bulaştırma olasılığı devam eder…

» İnsanlarda kuluçka süresi ne kadardır?
-İnsanda genellikle 3 – 8 hafta arasında değişir. Köpeklerde olduğu gibi, nadir de olsa bu süre uzayabilir ya da kısalabilir.

» Kuluçka süresi neden bu kadar değişkendir?
-Bu süre, ısırılan bölgenin elbise, çizme vb. ile korunup korunmadığına, tükürükte bulunan virüs miktarına, ısırılmayla alınan virüs yoğunluğu ve gücüne, ısırık bölgesinde virüs çoğalmasına uygun bazı hücrelerin varlığına ve sinir hücrelerinin sıklığına, ısırık yarasının büyüklüğü ve beyne olan uzaklığına göre değişiklik gösterir.

» Virüsü alıp kuduz belirtisi göstermeye başlayan köpeğin ölmesi için ne kadar bir süre geçer?
– Kuluçka süresi sonunda hastalık belirtisi gösteren köpeğin kurtulması olanaksızdır. Böyle bir köpek belirtiler başladıktan sonra 2-7 gün içinde ölür.

» Karantina ve müşahede süreleri ne kadardır? ‘Kuluçka’, ‘müşahede’ ve ‘karantina’ kavramları karıştırılabiliyor. Bunlar arasında ne fark vardır?
– Kuduz belirtisi gösteren bir köpek virüs yayar ve 7 gün içersinde ölür. Kuduzdan şüpheli bir köpeği yönetmelikle belirlenmiş olan 10 gün süre içersinde gözlem altına alma işlemine ‘müşahede’ diyoruz. Bu süre içersinde ölmeyen ya da kuduz belirtisi göstermeyen bir köpeğin kuduz olmadığını söyleyebiliriz.
Kuluçka süresini ise yukarıda belirtmiştik. Bu süre içersinde hastalık belirtisi görülmediği gibi, virüs yayılımı ancak bu sürenin sonuna tekabül eder. Kuduz şüpheli bir hayvanı kuluçka süresi içersinde gözlem altında tutma işlemine ise ‘karantina’ diyoruz. Bu süre de ilgili yönetmeliklerce 6 ay olarak belirlenmiştir. Bu sürede kuduz şüpheli hayvan hükümet veterinerince kontrole tabidir. Bu gözlem ev hayvanları için evlerde de olabilir. Sokakta yaşayan hayvanlardan kuduz şüpheli olanların karantina uygulamaları barınaklarda yapılır. Karantina ya da müşahede sürelerince yapılacak masraflar hayvan sahibine aittir. Sokakta yaşayan hayvanlar kayıt altına alınmışsa onlara sahipsiz demek doğru değildir. Bu konuda belediyelerin yükümlülükleri vardır ve belediyeler kayıtlı bu hayvanların sahibi konumundadır. Bu nedenle sokak hayvanlarının kayıt ve denetim altına alınması, gerek kuduz hadiselerinin önlenmesi gerekse de bu hayvanların sahipsiz sayılarak, yönetmelik gereğince kuduz çıkan bölgelerdeki itlaflarının engellenmesi açısından çok önemli bir husustur.

» Aşının genellikle korunma amacıyla ve etkene maruz kalınmadan önce işe yaradığını biliriz. Kuduzda etkene yani virüse maruz kalındıktan sonra yapılan aşı nasıl fayda sağlıyor?
– Aşılar, hastalık etkeni vücuda girip çoğalmadan önce yeterli miktarda bağışıklığı sağlamak amacıyla uygulanır. Kuduz virüsünün ısırık yarasından beyne ulaşabilmesi için geçen süre, bize aşıyı yapıp bağışıklık elde etmek yeterli zamanı tanır. Virüsün ısırık yarasından beyne ulaşması çok hızlı değildir. Yara bölgesinde çoğaldıktan sonra beyne doğru günde 8-10 mm hızla ilerler ve ısırık yarasının beyne uzaklığına göre değişen süre zarfında aşı yoluyla bağışıklık sağlanırsa, virüs oluşan antikorlar sayesinde hastalık yapamadan yok edilir. Beyne yakın olan ısırık yaralarında bu sürenin daha kısa olması nedeniyle aşının yanı sıra serum uygulanması sayesinde vücuda doğrudan bağışıklık maddeleri verilmiş olur.

» Kuduz, köpekten insana veya köpekten köpeğe nasıl bulaşır ve daha önemlisi nasıl bulaşmaz ?
-Kuduz hastalığı, kuduran hayvanın tükürüğünde bulunan virüsün, ısırık yarası veya başka bir şekilde bütünlüğü bozulmuş deriden geçmesi ya da çok nadir de olsa virüs ihtiva eden tükürüğün göz, göz kapağının altı, ağız ve burnun içini kaplayan müköz zarları aşması, sinir dokusundan zengin olan kornea gibi doku nakilleri ya da kan emen yarasaların çok sayıda olduğu mağaralarda solunum yoluyla bulaşabilir.

Yukarıda değindiklerimizden de anlaşılacağı gibi, kuduzun bulaşması için, istisnaları saymazsak kuduz bir hayvan tarafından deri bütünlüğü bozulacak şekilde ısırılmak gerekir. Isıran köpeğin bu virüsü nakledebilmesi için mutlaka kendisi de kuduz bir hayvan tarafından ısırıldıktan sonra, kuluçka süresini takiben kudurmuş olması gerekir. Yani kuduz olmayan bir hayvanın bu hastalığı bulaştırması tesadüfler haricinde mümkün değildir.
Köpeklerin çiftleşmek dahil birbirleriyle olan her türlü teması, kuduz köpeğin idrar ve dışkısıyla temaslar, kudurmuş hayvanlara ait etlerin pişirildikten sonra yenmesi, kuduz köpeği öpme, okşama, arabaya bindirme, kucağa alma benzeri bir temasla kuduz bulaşmaz.

» Hangi durumlarda aşıya gerek olmaz?
– Ülkemizde yılda ortalama 100 bin kuduz şüpheli ısırık vakasından bahsediliyor. Bu vakaların azımsanmayacak kadar önemli bir bölümü ‘sahipli köpeklere’ aittir ve olasılıkla bir çoğu gereksiz yere uygulanmaktadır.
Örneğin, ısırılma nedeniyle tarafıma yapılan başvurularda ısırılan hayvan sahiplerinin tamamını doktora gönderdim. Ama neredeyse hiçbirini de aşılamaya gerek yoktu. Bazılarında çocuk kendi ev köpeği tarafından ısırılmış, bazıları komşunun bahçesine ziyaret amacıyla girdiği için ısırılmış, bazıları herhangi bir şekilde rahatsız ettikleri köpek tarafından ısırılmış, bazıları da yemek yiyen veya yeni doğum yapmış köpeğe yanaştığı için ısırılmış.
Bakın, kuduz olan köpek, saldırgan dönemdeyken ev sahibi-misafir, çocuk-büyük ayırımı yapmadan herkesi ısırır. Soruyoruz bu insanlara: “Köpek başkasını ısırdı mı?” Cevap: “Hayır”. O halde bu vakalar nasıl kuduz şüpheliymiş ben anlayamıyorum. Hatta, bazıları köpeği tasmasından tutup veteriner kliniklerine getiriyor ve köpeğin kuduz olup olmadığını soruyorlar. Bir doktorun ifadesine göre, kendisine telefon açıp “sahipsiz bir köpek arabamın tekerine pisledi, bana kuduz bulaşır mı?” diye soranlar bile var.
İşte bu gereksiz korkular olduğu müddetçe aşı tüketimimiz elbette artar ve sokakta tek bir sahipsiz hayvan kalmasa dahi aşı tüketimimizde azalma olmaz.

AŞILAMAYA GEREK OLMAYAN DURUMLAR:
O halde hangi durumlarda aşılamaya gerek olmadığı iyice vurgulanmalıdır. Somut olarak söylersek; aşağıdaki durumlarda aşı yaptırmaya gerek yoktur:

Şüphesiz bu vakaları tam olarak ancak doktorlar değerlendirebilir. Bu nedenle kesinlikle doktora danışmadan karar verilmemelidir. İnternetten ulaşabileceğiniz, 2001 yılında yayınlanan “Sağlık Bakanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kuduz Korunma ve Kontrol Yönergesi” son derece kapsamlı ve modern bir yönergedir. Doktorlarımız aşı konusundaki kararlarını bu yönergeye göre vermektedir.

» Bu bilgilerin ışığında, insan ısırılmalarında yapılması gerekenler:
-İlk yapılması gereken ısırık yarasının bakımı ve ısıran hayvanın akıbetinin izlenmesidir. Isırık yarasının, sabunlu sularla iyi bir şekilde temizlendikten sonra çeşitli antiseptiklerle dezenfekte edilmesi virüsün sinir dokusuna geçme olasılığını azaltacaktır. Ayrıca, bırakın köpeği, insan ısırması bile olsa tetanoz olasılığına karşı önlemler gerekebilir; bu nedenle doktora başvurulması yararlıdır.

Isıran hayvan sahipliyse sahibine haber verilir ve 10 gün süreyle gözlem altında tutması istenir. Bu sağlandığı takdirde hemen aşı olmaya gerek kalmaz. Ancak, gözlem süresinde ısıran hayvanda kuduza dair belirtiler görülürse aşıya başlanır. Sahipli olsa da, sahibinin denetimi dışında gezen, aşısız köpek ısırmalarında, hastalığın yaygın olduğu bölgelerde hemen aşıya başlanabilir. Yakalanıp gözlem altına alınma imkanı olmayan bir evcil ya da yabani bir hayvan tarafından ısırılma durumunda ısıran hayvan kuduz kabul edilir ve buna göre işlem yapılır. Hemen aşı ve seruma başlanmalıdır.

» Köpekler ısırıldığı zaman yapılması gerekenler:
– Köpeğimizde de aynı şekilde yaranın temizlik ve dezenfeksiyonu çok önemlidir. Mümkünse ısıran köpek gözlem altına alınmalıdır. Isıran köpek kayıpsa kuduz olarak kabul edilir. Yönetmeliklere göre, kuduz ya da şüpheli hayvan tarafından ısırılan köpekler. sahipliyse veya sahipsiz olsa da masraflarını üstlenecek kimseler olduğu taktirde 6 ay süreyle karantinaya alınır. Isırılan köpeklerimiz insanlarda olduğu gibi ısırık sonrası aşı tedavisine alınabilir. Ancak bu uygulama daha önce aşılı olan köpeklerde daha sağlıklı sonuçlar verir.

» Özellikle barınaklarda çalışan gönüllüler sık sık kuduz aşısı oluyorlar. Her ısırma olayında aşı olmaları gerekiyor mu? Barınaklarda köpeklerle sık teması olan hayvan korumacılara korunmak için ne önerilebilir?
– Risk altındaki kişilere ısırma öncesi korunma sağlanması için 0., 7., 28. günlerde toplam üç doz aşı uygulanması önerilebilir. Bu veya başka nedenlerle aşı yaptıranlar kuduza karşı mutlak bir avantaja sahip olurlar. Böyle kişilerin ısırılması durumunda serum uygulamasına gerek kalmayabilir ama aşı düşünülmelidir. Daha önce aşı olması nedeniyle uygulanacak aşı programı daha kısa olacaktır. Örneğin uygulanacak aşı sayısı 6 doz yerine 1-2’ye indirilebilir veya ısıran köpeğin 10 günlük müşahedesi sırasında daha güvenli olarak beklenebilir.

» Isırık yarasına dikiş atılmaz denir bunun istisnaları yok mudur?
– Derin veya geniş bir alanı kaplayan ısırık yaraları, enfeksiyon riski ve estetik kaygılar nedeniyle dikilebilir. Ancak böyle durumlarda yara çevresine kuduz serumu yapılması şarttır.

» Köpeğimize her sene koruyucu aşı yaptırmamız gerekiyor mu?
– Yönetmeliklere göre evet! Kişisel görüşüme göre hayır! Özellikle evden dışarı çıkmayan köpeğe bu aşının yapılması şart değildir. Yine, kuduzun salgın olmadığı ortamlarda, sahibinin denetiminde gezdirilen köpeklere gerekmeyebilir. Her yıl düzenli aşılatılmış hayvanlar yaşlanınca, kuduzun yaygın olmadığı yerlerde aşı tamamen kesilebilir ya da iki senede bire indirilebilir…

» Kuduz her hayvan türünde görülür mü? Örneğin yılan ısırmasıyla kuduz bulaşır mı?
-Tüm sıcak kanlı hayvanlar ‘kuduz virüsü’ ile enfekte olabilirler. Bunlar arasında virüse karşı duyarlılık bakımından farklılıklar olabilir. Ancak, kurbağalar ya da sürüngenler gibi soğuk kanlı hayvanlarda kuduz görülmez. Yani yılan ısırığı ile kuduz bulaşmaz.

» Kuduza duyarlılık bakımından canlı türleri arasındaki farklar nelerdir?
* Virüse karşı az duyarlılar: Kanatlılar
* Orta derecede duyarlılar: Köpek, koyun, sığır, at, yarasa, maymun ve insan
* İleri derecede duyarlılar: Tilki, çakal ve kurt

» Yarasaların kendileri hasta olmadan kuduz taşıdığı doğru mudur?
-Özellikle kan emen yarasalar başta olmak üzere böcek ve bitki yiyen yarasalar da kuduz bulaştırabilirler. Kuduz virüsünün yarasalar tarafından, kendileri hasta olmadan bir süre taşınabildiği bilinmektedir. Kuduz virüsü bulaşan tüm sıcak kanlı hayvanlar ölürken vampir yarasalar bu hastalıktan etkilenmezler. Ama hastalığı bulaştırabilirler; zira virüs bu hayvanların beyin ve diğer sinir dokularına girmez, sadece tükürük bezlerine yerleşir. Ancak bu, bütün vampir yarasaların kuduz taşıdığı anlamına gelmez. Yarasalarla kuduz bulaşması kan emen yarasaların yaşadığı Amerika ve Güney Amerika için önemlidir. Vampir yarasalar son yıllarda Avrupa ülkelerinde tek tük olsa da görülmeye başlanmıştır. Ancak yine de Avrupa ve ülkemiz için önemli değildir.

» Bir yarasa tarafından ısırılma ya da temas durumunda ne yapmalı?
– Ülkemizde yarasa yoluyla bulaşmanın önemi olmasa da temas ya da ısırılma durumunda, geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz dezenfeksiyon önlemlerini alıp doktorunuza danışınız. İmkan olursa yarasayı yakalayıp test için bir laboratuara gönderiniz.

» Kuduzun solunum yoluyla bulaşabileceği doğru mudur?
– Normal şartlarda kuduz bir hayvanın nefesi aracılığıyla herhangi bir bulaşma olayı yaşanmamıştır. Ancak, Güney Teksas’ta vampir yarasaların çok yoğun olarak bulunduğu bir mağaraya giren bir insanın kudurması virüsün solunum yoluyla alınabildiğini göstermiştir. Şüphesiz bunun gerçekleşebilmesi için çok özel koşulların oluşması gerekir. Vampir yarasalardan yoğun bir mağara olması ve bu mağarada aerosol halindeki tükürüğün insanın solunum yolu mukozasına teması olmalıdır. Yine bir araştırma laboratuarında benzeri bir ortam oluşmuş, virüsün yapılan bir hataya bağlı olarak aerosol biçiminde havaya yayılmasıyla bulaşma gerçekleşmiştir.

» Hayvanda kuduza ait belirtiler nelerdir?
-Öncelikle tekrar hatırlatmak istiyorum. Kuduz virüsünü alan bir hayvan, kuduza ait belirtiler görülmeden beş gün öncesine kadar bu virüsü yayabilme imkanına sahiptir. Bu nedenle denetimsiz gezen bir hayvan tarafından ısırılma durumunda, hayvanda herhangi bir belirti olmadığı için kuduz bulaşmaz diye bir düşünceye kapılmamalıdır. Kuduz hastalığı sakin, saldırgan veya felç şekli olmak üzere değişik formlarda ortaya çıkar. Genellikle birkaç gün süren bu formlar birbirini izlediği gibi birbirinden bağımsız olarak da görülebilir. Vahşi hayvanlar bile sakin ve anlamsız bir şekilde insanlara yaklaşabilirler. Evcil hayvanlarda da genellikle ilk belirtiler davranış değişimleridir. Sakin dönemde kuytu bir yere saklanma, aptallık yada aşırı korkma hali gibi, sağlıklı bir hayvanda da rastlanabilecek davranış örüntüleri sergileyebilirler. Saldırgan dönemde ise hayvanlar her şeye saldırıp ısırabilirler. Sert cisimleri ısırmalarından dolayı dişlerini dahi kırabilirler. Kimseyi tanıyıp dinlemez, evlerini terk ederler. Başlarını sağa sola vurmak, anlamsız bakmak, duvara dayanıp kalmak gibi sinir sistemine ait diğer belirtiler izlenebilir. Felç dönemi ise yutma kasları ve çenenin felciyle başlar. Hayvan çenesini kapayamaz, tükürüğü dahil hiçbir şeyi yutamaz. Vücudun çeşitli yerlerinde kasılmalar gözlenebilir. Felç gittikçe ilerleyip bacaklara ulaşır. Önceleri sallantılı olsa da yürüyebilen hayvan ileriki dönemlerde tamamen yürüyemez hale gelir ve solunum kaslarının da felci nedeniyle nefes alamayıp ölür. Kuduran hayvanların bazen hiçbir saldırgan tavır göstermeden felç dönemine girebileceği unutulmamalıdır.

» İnsanda kuduzu andıran hastalıklar var mıdır?
– Sinir sistemini etkileyip kaslarda bir takım belirtilere yol açan tetanoz, striknin zehirlenmesi, sara, histeri ve benzeri hastalıklar kuduza benzetilebilir. Ancak hekimlerimiz bu hastalıkları kuduzdan kolayca ayırt edebilirler.

» Köpekte kuduzu andıran hastalıklar var mıdır?
– Sinir sistemini etkileyen köpek gençlik hastalığı, tetanoz gibi enfeksiyon hastalıkları, striknin, fosfor ve kurşun zehirlenmeleri, kan şekerinde düşme, kan kalsiyum seviyesinde düşme ya da yükselme, A vitamin noksanlıkları, şiddetli asidoz, beyin travmaları ve diğer beyin hastalıkları, iç kulak iltihapları, osteoperoz, yavru köpeklerde barsak parazitleri, alt çene ve bacaklarda görülen felçler, çene kırıkları, ağızda yabancı cisimler, sara, aujeski hastalığı ve davranış bozuklukları gibi bir çok durumda kuduzu andıran belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen yanlış teşhislere neden olabildiği için kesin tanı ancak bu konuda ihtisaslaşmış laboratuarlarda konulabilir.

» Laboratuarlara kuduz şüpheli materyal nasıl gönderilmeli?
-Yönetmeliklere göre, kuduz hastalığının kesin teşhisi için, ölen hayvanın başı bolca tuzlanıp, plastik torbaya sardırılır. Teneke veya tahta bir kutu içerisinde laboratuara gönderilir. Ambalaj üzerine “kuduz” kelimesinin belirgin şekilde yazılması zorunludur.

» Şüpheli materyalden kuduz tanısı nasıl konuyor? Ülkemizdeki laboratuarların teknik donanımı yeterli mi?
-Ülkemizde kuduzun laboratuar teşhisinde Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği modern yöntemler uygulanmaktadır.
Bunlar, Histopatalojik Tetkik, Floresan Antikor Tekniği, Deneme Hayvanı İnokülasyonu’dur. Bu yöntemler sırayla uygulanır ve genellikle ilk iki testle yüzde 99 doğrulukta teşhis konulur. Ancak bu yöntemlerle kuduz saptanmamışsa “kuduz negatif” sonucu verilmez. Son olarak, deneme hayvanı inokülasyonu yapılır ve hala kuduza dair bir bulgu elde edilemezse sonuç “negatif” olarak kabul edilir.

» Laboratuarlar yüzde yüz doğru sonuç veriyor mu?
– Veteriner Araştırma Enstitülerindeki oldukça donanımlı olan kuduz laboratuarları deneyimli ve seçkin personel tarafından çalıştırılmaktadır. Normalde hatalı bir sonuç beklenemez. Ancak, bazı laboratuarların, incelenen materyalin getirilirken bozulması vb. gibi durumlarda şüpheye düşerek, insan sağlığı için çok hassas olan bu olguda, işi sağlama almak için pozitif sonuç verdiğini iddia edenler vardır. Bu enstitülerin ne kadar düzenli çalıştığını bilen veteriner hekimler ise bu iddiayı kabullenmezler. Yine de, kafalardaki bu tür şüpheyi gidermenin en iyi yolu, devlet ya da özel şahıslar tarafından zaman zaman ölüm sebebi bilinen hayvanlardan alınan materyallerle laboratuarın denetlenmesi ve güvenilirliğin izlenmesidir.

» Kuduz aşısı yapılmış bir köpeğin, kuduz bir köpek tarafından ısırıldığı halde kudurmayacağı garanti edilebilir mi?
– Elbette hayır! Yapılan her aşının hayvanı korumaya yetecek kadar antikor ürettiğini söylemek olanaksızdır. Bir aşının yeterli düzeyde antikor üretmeyişinin aşıya veya aşının yapıldığı hayvana ait nedenleri olabilir: Kuduz aşıları normal koşullarda hayvanda yeterli bağışıklık oluştururlar. Ancak aşının ithali, ithal eden firma tarafından depoculara dağıtımı, depoculardan eczane ya da hekimlere ulaşması ve sonunda eczane ya da hekimlerin buzdolaplarında bekletilmesi süreçlerinin tamamında soğuk zincir bozulmamalıdır. Bu esnada yapılan depolama hataları, uzun süreli elektrik kesintileri vb. gibi nedenlerle bu zincirin bozulması aşıyı tamamen etkisiz hale getirebilir. Soğuk zincir korunmuş olsa da bazen hayvana ait nedenlerden dolayı istenilen sonuç alınamayabilir. Örneğin, hayvanda bağışıklığı bastıran bir hastalık varsa veya böyle bir tedavi uygulanıyorsa aşıya karşı yeterli antikor yanıtı alınamayabilir. Bu nedenle aşının mutlaka sağlıklı hayvanlara yapılması gerekir. Kişisel kanım, yukarda sayılan nedenlerden dolayı, hayvanlarımıza vurulan aşıların bir kısmı yeterli bağışıklık oluşturmamaktadır. Ülkemizde yaygın bir uygulama olmamasına rağmen, kuduz aşısının ilk defa yapıldığı köpeklere iki hafta arayla ikinci bir aşı uygulanarak oluşan antikor seviyesinin kamçılanmasını kesinlikle öneririm.

Prof. Dr. Tamer Dodurka
Veteriner İç Hastalıklar ve Psikoloji Uzmanı

Kaynak: BirGün gazetesi, “Dünya Yalnız Bizim Değil” sayfası, 9 Aralık 2006

Exit mobile version