Yoğun bir iş gününün ardından eve geldim. Günlerden Cuma ve haftasonunu sadece kendime ayıracağım nadir zamanlardan biri. Kendime diyorsam, onunla birlikte kendime. Köpeğimle. İşteyken onu o kadar özlüyorum ki, beraber zaman geçirebileceğimiz hiçbir fırsatı kaçırmıyorum. Ama bu akşam çok yorgunum, o yüzden günlük 1 saatlik standart yürüyüşümüzü yapıp eve gelmeyi planlıyorum.
İş kıyafetlerimi çıkarmadan ayağıma bağcığının bir kısmı yenmiş, çamur lekeleri olan, aslında yepyeni ama çamurdan eski gibi görünen en rahat yürüyüş ayakkabılarımı giyiyorum. Onları aldığım ilk günü hatırlıyorum pırıl pırıllardı, rengi de çok güzeldi. Yanlış anlaşılmasın 10-15 gün önce aldım 🙂 Ama işte yürüyüş, yağmur, çamur derken bu hale geldi. Feda olsun napalım..
Köpeğim çok heyecanlı, o da beni özlemiş. Atlıyor, zıplıyor… Göz göze geldiğimde yorgunluğumu unutuyorum. Rutin akşam yürüyüşümüzü yapmak üzere evden çıkıyoruz. Yağmur çiseliyor. Bütün gün bekledi biz dışarı çıktığımızda başladı yağmaya, her arabamı yıkattığımda olduğu gibi! Ama yağmura teslim olamayız, köpeğimin enerjisini atması gerekiyor, yoksa mutsuz oluyor evde, sonra vicdan azabı çekiyorum. Çok da açım. Neyse, dayan!
İlgili yazı: Şehirde köpekle yaşam
Yürüyoruz. Bizim gibi yürüyüş yapan arkadaşlarımızla karşılaşıyoruz, çok seviniyorum. Biraz oyun her şeyin ilacı. Köpeklerimizi oynatmak için kapalı oyun parkına gidiyoruz. Köpeklerimiz birbirini tanıyor, o yüzden içimiz rahat, onlar oynuyor biz de sohbet ediyoruz. Tabii gözümüz her daim onların üzerinde. Ne olur ne olmaz, gözetimi bırakmamak lazım.
Eve geldiğimizde ikimiz de sırılsıklamız. Eve gelince bitiyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Kurulanma faslımız var daha. Köpeğimin havlusunu alıyorum, bir güzel kuruluyorum. Hava çok soğuk değil, kurutmaya gerek yok diye düşünüyorum içimden. Su kabını ve mama kabını yıkamam gerek bugün hiç yıkamadım. Sürekli deterjan kullanmayı sevmiyorum, o yüzden çok sıcak suyla bir güzel yıkıyorum ve ona taze su koyuyorum. Bunu günde birkaç kere yapıyorum aslında çünkü su kabı çok çabuk kirleniyor. Mamasını da koyuyorum. Yemekten önce küçük bir oyun seansımız daha oluyor evde. Bir yandan evi toparlıyorum, üstümü değiştiriyorum, bir yandan da onunla oynuyorum. Bu ikisini aynı anda yapmayı öğrenmek mucizevi bir şey, hayat kurtarıcı. Odadan odaya eşya götürürken bir yandan onu kovalıyorum, oyuncağını atıyorum, getiriyor, tekrar atıyorum. Sonra oturuyorum bir şeyler yemek için, o da yemeğini yiyor. Dünyanın en güzel sesi bu olmalı.
Oturunca hatırlıyorum yine ne kadar yorgun olduğumu. Biraz film izliyorum, köpeğim de yanımda yatıyor. Enerjisini güzelce atabildiği zaman dünyanın en uslu köpeği. Ben uyurken ayakkabılarımı yemiyor böylece 🙂 Yarın bütün gün uyurum diye düşünerek yatıyorum. Sabah umduğumdan daha erken bir saatte, bir çift siyah gözle uyanıyorum. Ona haftasonu yok, günler aynı rutinde.. Mecbur uyanıyorum dışarı çıkmak üzere. Beraber geçireceğimiz koca bir gün var önümüzde.
Günaydın oğlum.