Gölgesine sığınacakları bir tek ağaç yoktu, su yoktu. Yazın çöl sıcağına dönüşürdü; tozdan, topraktan gözlerimizi açamazdık. Kışın parmak uçlarımızı hissetmezdik. Böyle başladı hikâye. Belki de hikâyelere inanmayı unutmayan çocuk yanımızla çocukça bir telaşla başladı Ankara PatiPark…
Hepsine başlarını sokacakları kulübeler yapalım derken her mevsim başka ihtiyaçlar yaşadık. Gölgelik, su, hatta musluk derken mutfağımız bile oldu.
Biz onlarla aynı poğaça dilimine ısırık da attık, yanıbaşımızda beklerken yemek de hazırladık. Her gün sorduk “daha iyisi mümkün mü, bu alanda daha iyi ne olur?”
Uzun uzun cümleler kurup yanıt aramadık.
Yanıtlar hep kendiliğinden dökülüverdi. Çünkü görev bellemedik yaptığımız şeyi. Tıpkı uyanıp yüzümüzü yıkamak kadar doğal bildik.
Çünkü amaçları aynı olan insanların yapabileceklerine inandık.
Yaşatmaya, elimizden gelenin en iyisini yapmaya yemin ettik belki de içimizden. Belki de herkes birbirinin gözüne bakarken sözler verdi onlar için.
Biz İNANDIK….
Bir park gibi görünsün istedik yaşam alanları, gölgesinde günü sonlandıracakları mekanlar kurguladık, temizledik, ilaçladık….
Bir tek ödül bekledik onlardan, bir tek teşekkür. Sadece sağlıkla salladıkları kuyruklarını görmek.
Giderken birbirlerine emanet ettik.
Her akşam ‘ya bir şey olursa’ cümlesi gelip çöreklendi yüreğimize.
Ama her koşulda İNANDIK….
Bir dağ başından yuva yaratmaya.
Şehrin göbeğinde ama her şeye en uzak canlarımıza yetebilmek için çok çalıştık.
Hiç yorulmadık….
Biz orada her gün insan yanımızı da onardık.
4 kişi ile çıktığımız bu yolda çabamıza omuz veren, orayı evi gibi gören, gösteren herkese binlerce kez teşekkür ederiz. Artık çekirdek aile değil koskoca bir aileyiz.
Belki siz eksiksiniz. Bize katılın.
PatiPark Ailesi