Birkaç ay önce, 10 yaşındaki gri-beyaz kedi Bootsie, annesi ve erkek kardeşiyle Virginia’da bir hayvan barınağına getirildi. Kedilerin sahipleri onlara bakmak için çok yaşlandıklarını söylediler ve onları barınağa terkettiler. National Public Radio (Sharing Grief Across Species Lines) anlatıyor, bir kedi ve bir insanın yas süreci.
Bootsie’nin annesi ve kardeşi başka bir barınağa gönderildi. Bootsie “fazla çekingen” olduğunda sahiplenilme şansı daha düşük olduğu için, evimin yakınındaki Animal Resource Foundation’a getirildi. Burası daha fazla ilgi gösterilip sosyalleştirileceği, barınaktan daha sakin bir yerdi.
Bu haberi haftasonları Bootsie’yi ziyaret etmekte olan eşimden öğrendim. İyi bakılacağından emin olmak için diğer hayvansever arkadaşlarımız gibi, eşim de ziyaretlerde bulunuyordu.
Bootsie’nin yaşamını öğrendikten kısa bir süre sonra annemi kaybettim. 88 yaşındaydı, ama yine de beklenmedik bir ölümdü; çok üzgündüm ve kaybolmuş hissediyordum.
Annemin şehir dışındaki cenazesinden eve döndükten sonra Bootsie’yi bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Kafesinde battaniyesine gömülmüş yapayalnız fotoğrafı gözümün önünden gitmiyordu. Gözlerini kocaman açmıştı.
İlgili yazı: Kayıp ve Yas Süreci
Benim gibi, Bootsie de yas tutuyordu. Kendisi için önemli olan herkesi kaybetmişti.
Yas Süreci
Annemin ölümünden sonra yapmam gereken her şeyin yanısıra sürekli Bootsie’yi de düşünüyordum. Animal Rescue Foundation’la birkaç görüşmemiz sonucunda, annemin ölümünden 2 hafta sonra, eşim ve ben onu eve getirdik. Sahiplenilinceye kadar ona geçici yuva olalım dedik.
Bootsie travma yaşıyordu. Taşıma kafesinden çıktığında, doğrudan gidip yatağımın altına saklandı. Odada onun saatler geçiriyordum. Sessizce okuyor, yazıyor ve rahatlatıcı bir ses tonuyla onunla konuşuyordum.
Başlarda onu birazcık sevebilmek için yatağın altına uzanırken tuhaf şekillere bürünüyordum ve çoğu zaman zorlukla izin veriyordu. Sonra yavaş yavaş yatağın altından çıkıp odada dolanmaya başladı. En ufak bir hareket ya da ses olduğunda anında yatağın altına geri kaçıyordu.
Bootsie bize geldikten 3,5 ay sonra, ikimiz de yas sürecimizde gelişme kaydetmiştik. Duygularımız ve hissettiklerimiz tabii ki birebir aynı değildi.
O, kedi ailesinden ve sahiplerinden ayrılmanın zorluğunu yaşıyordu; ölümü düşünmediği çok açıktı. Aksine, ben düşünüyordum.
Ben de annemi ve beraber paylaştığımız şeyleri düşünüp duruyordum.
Tuhaf zamanlarda ağlamaya başlıyordum; havaalanında tekerlekli sandalyede yaşlı bir kadını gördüğümde olduğu gibi. Acaba Bootsie de annesini, kardeşini ve beraber geçirdikleri zamanları düşünüyor muydu? Bilmiyorum..
Ama biliyorum ki her kalpte acı acıdır, yas yastır. Ve yaşaması çok zordur
Bootsie’nin acısını yatıştırmaya çalışmak, benim de acımı yatıştırmaya yardımcı oldu. Geriye dönüşler tabii ki oluyor.
Eve biri geldiğinde Bootsie yine kaçıp saklanıyor, ve her gece güvenli odasına çekiliyor. Ama yine de hızla iyileşme gösteriyor. Evin içinde gezmeye de başladı. Diğer kedilerle karşılaştığında, ona tıslasalar bile geri çekilmiyor.
Çoğu gece oturma odamızda bizimle beraber takılıyor.
Şimdi evde geçirdiğim zamanlarda hayvanların yas süreci ile ilgili okuyor ve yazıyorum. BBC kanalında katıldığım bir programda, insanların ve hayvanların bu süreçte nelerle yüzleştiğini tartıştık.
Programda son kitabımdan alıntı yaparak, filler ve kuşların yas süreçlerinden de bahsettim.
Bootsie’den bahsetmedim. O benim bilimsel araştırmalarımın bir parçası değil.
O şimdi bizim bir parçamız. Yeniden sevebilmek için metanet gösteriyor.
Onu sahiplendirme konusundaki düşüncemiz? Çoktan çıktı aklımızdan.
Bootsie hep bizimle kalacak.
Yazar: Barbara J. King (Twitter: @bjkingape)