Site icon Patipedia

Orman köpeği diye bir şey yoktur! Onlar bizim köpeklerimiz!

Son zamanlarda medyada yer bulacak kadar dikkat çekmekte olan ve gönüllü sayıları giderek artan orman beslemeleri ve grupları hakkında sıklıkla değişik yorumlar ve sorular almaktayız. Bu konuyla ilgili önemli noktaları sizlerle paylaşmak istedik.

Özellikle İstanbul çevresindeki ormanlarda toplam sayıları onbinlerle ifade edilen köpek grupları bulunmaktadır.

Bu köpeklerin büyük bir çoğunluğu belediyeler tarafından şehirden uzaklaştırılmak amacıyla, bir kısmı ise köpeklerine bakamayan ya da artık istemeyen “sahipleri” tarafından ormanlara-arazilere ölüme terkedilen hayvanlardır.

Yani çok büyük çoğunluğu şehir hayatına, insana alışkın ve doğal hayatı bilmeyen köpeklerdir.

“Doğada besinini ve barınağını kendisi bularak, düşmanlarına karşı kendini savunarak yaşamını ve soyunu sürdüren yabani hayvanların bir bölümü insan eliyle evcilleştirilmiştir, yabani hayvanların evcilleştirmeye başlandığı tarihöncesi devirlere dayanır. Bu hayvanların, doğal çevrelerinde özgür ve yabanıl yaşarken tutsak edilerek insan eliyle bakılıp beslenmeye ve insanla birlikte yaşamaya alıştırılması, evcilleştirmenin yalnızca ilk aşamasıdır.” (Wikipedia)

Köpekler de bahsi geçen bu evcilleştirmenin sonucunda, yaşamlarını kendi başlarına, yabani hayatta sürdüremezler.

Onların yemeğe, barınağa, suya ve ilgiye ihtiyaçları vardır. Kısacası, orman köpeği diye bir şey yoktur.

Gelgelelim “köpek bu, bir şekilde yaşar orda” gibi vicdana sığmayan yorumlar yapanların öncelikle şu soruları kendilerine sormaları gerekir:

Orman beslemelerine hiç katılmamış kişilerin ortak bir önyargısı vardır: Oradaki köpeklerin “yabani” ya da “vahşi” olduğu.

Sanılanın aksine ormanlardaki köpeklerin %99’u (evet, oran bu kadar yüksek) insana alışkındır.

Bir çoğu kurulmuş saat gibi sizin geleceğiniz saati bilir, sizi bekler, ve geldiğinizde verdiğiniz yemekleri yemeden önce yanınıza gelir ve sizi selamlar.

Kendini sevdirir, kimisi sırtüstü yatar, kimisi arabaya binmeye çalışır. Yani evlerimizdeki köpeklerin gösterdiği duygusal reflekslerin bir çoğuna sahiptirler.

Bu durum da onların insan eliyle oralara atıldığınının bir kanıtı sayılabilir.

İşte bu nedenlerle bu “tecrit edilmiş” hayvanlar, yaşamlarını insan yardımı olmadan sürdüremezler. Ve bu tüm insanlığın suçu, onları yaşatmaksa hepimizin sorumluluğudur.

Exit mobile version